MİRAC NEDİR ?

MİRAC NEDİR ?

(Gençler ve Osmanlıca’ya aşina olmayanlar için Mirac Risalesinden hülasa bir izahtır)

Madem şu kainat ve varlıklar var, kainatın ve varlıkların içinde daimi bir faaliyet ve yaratılış devam ediyor. Hem madem düzenli bir iş varsa, o işi yapan bir fâil vardır. İnce manalı bir kitab, kâtibsiz, yazarsız olmaz. Sanatlı bir nakış, nakkaşsız olmaz. Güzel bir tablo, ressamsız olmaz.

Elbette şu kâinatı dolduran hikmetli gayeli bütün fiillerin, işlerin bir fâili, işleyeni vardır. Yeryüzünde mevsimden mevsime tazelenen hayret-verici nakışların (yapraklar, çiçekler, meyveler, kuşlar, böcekler, bütün hayvanlar), ince manalı mektubların da bir kâtibi, bir nakkaşı vardır.

Hem madem bir işde iki hâkimin bulunması, o işin intizamını, düzenini bozuyor. Hem madem sinek kanadından tâ göklerdeki galaksilere kadar mükemmel bir intizam ve düzen var.

Öyle ise, o hâkim birdir.

(Bir olmazsa) Çünki herşeyde san’at ve hikmet (pek çok gayelerle yapış) o derece harikadır ki; o şeyin sanatkârı, herbir şeye muktedir olacak, gücü yetecek, herbir işi bilecek bir derecede sonsuz kudret sahibi olmak lâzım gelir.

Öyle ise bir olmazsa, varlıklar adedince ilahların bulunması lâzım gelir. O ilahlar hem birbirine zıd, hem birbirine benzer olacaklar ve o halde şu harika intizam ve düzenin bozulmaması yüzbin defa imkansızdır.

Hem madem şu varlıkların grupları, bir ordudan bin defa daha muntazam, düzenli bir emir ile hareket ettiği apaçık görünüyor. Yıldızların, güneş ve ayın çok düzenli hareketlerinden tut, tâ badem çiçeklerine kadar herbir taife, varlık sınıfı, o kadar muntazam, o kadar mükemmel bir surette Sonsuz Kudret Sahibi Allah’ın o taifeye verdiği nişanları, üniformaları, güzel elbiseleri ve onlar için belirlediği hareketleri, bin defa ordudan daha muntazam bir tarzda gösteriyorlar.

Öyle ise, şu kainatın varlıklarının, emrini dinleyip uydukları ve görünmezlik perdesi arkasında bir Sahib ve Hâkim’leri vardır.

Hem madem o Hâkim, bütün yaptığı hikmetli gayeli icraatlarının şehadetiyle, hem gösterdiği haşmetli ihtişamlı eserleri ile Celal ve Azamet sahibi bir Sultan’dır.

Hem gösterdiği ihsanlar, nimetler ile, gayet Rahîm, Şefkatli bir Rab’dir.

Hem gösterdiği güzel san’atlarıyla, san’atperver ve san’atını çok sever bir Sanatkârdır.

Hem gösterdiği süsler, ziynetler ve merak verici san’atlarıyla, şuur sahibi varlıkların, beğeni ve takdir edici nazarlarını, eserlerine çekmek isteyen Hikmetli bir Yaradan’dır.

Hem âlemi yaratışında gösterdiği akılları hayrette bırakan süs ve güzelliklerin ne demek olduğunu ve mahlukat nereden gelip nereye gideceğini, rububiyetinin hikmetiyle şuur sahiplerine bildirmek istediği anlaşılıyor. Elbette bu Sonsuz Hikmetli Hâkim ve Sonsuz İlim sahibi Sanatkâr, Rabbimiz olarak terbiye ve idaresini göstermek ister.

Hem madem gösterdiği bu kadar lütuf ve merhamet eserleriyle ve sanat harikalarıyla şuurlu varlıklara kendini tanıttırmak ve sevdirmek ister.

Elbette o şuurlu varlıklardan, arzularını ve onlardan ne şekilde razı ve memnun olacağını, bir Tebliğ Edici /Bildirici vasıtasıyla bildirecektir.

Öyle ise o şuurlu varlıklarından birisini tayin edip, onun ile o rububiyetini (terbiye ve idare eden O olduğunu) ilân edecektir.

Ve sevdiği san’atlarını teşhir için, bir dellâlı (ilancı davetçiyi) en yakın huzuruna müşerref edip, teşhire onu vasıta edecektir. Ve o ulvî yüce maksadlarını diğer şuurlu varlıklara (insanlar, cinniler, melekler, ruhaniler) bildirmekle mükemmel sıfatlarını göstermek için, birisini Muallim tayin edecektir.

Ve şu kâinatta dercettigi tılsımı ve şu varlıklarda gizlediği ilahi rabbani muammayı, manasız kalmamak için, herhalde bir rehber tayin edecektir.

Ve gösterdiği ve nazarların (bakışların) temaşasına neşrettiği güzel sanatların, faidesiz ve abes kalmaması için; onlardaki maksad ve gayeleri ders verecek bir rehber tayin edecektir.

Hem Onu razı ve memnun edecek şeyleri şuurlu kullarına tebliğ etmek için, birisini bütün şuurlu varlıkların üstünde bir makama çıkaracak ve marziyatını ona bildirecek, sonra onlara geri gönderecektir.

Madem hakikat ve hikmet böyle iktiza ediyor ve şu vazifelere en lâyık Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’dır. Çünki bilfiil en mükemmel bir surette o vazifeleri yapmıştır. Teşkil ettiği âlem-i İslâm ve gösterdiği nur-u İslâmiyet, âdil ve sadık bir şahittir.

Öyle ise o zât, doğrudan doğruya bütün kâinatın üstüne çıkıp, bütün varlıkları geçip, bir makama girmek lâzımdır ki; bütün mahlukatın Hâlıkı, Yaradanı ile umumî, ulvî, küllî bir sohbet etsin.

İşte Mi’rac dahi, bu hakikatı ifade ediyor.

Elhasıl:

Madem şu azîm, büyük kâinatı bahsettiğimiz maksadlar gibi çok azîm, maksadlar ve çok büyük gayeler için şu surette teşkil, tertib ve tezyin etmiştir (yaratmış, düzenlemiş ve süslemiştir).

Hem madem şu varlıklar içinde, Rabbimizin şu umumî terbiye ve idaresini, bütün incelikleri ile; şu azîm ilahi saltanatını bütün hakikatleri ile görecek insan nev’i vardır.

Elbette o Hâkim-i Mutlak, o insan ile konuşacaktır, maksatlarını bildirecektir.

Madem her insan önemsiz, küçük, bayağı derecelerden sıyrılıp, en yüksek umumi bir makama çıkamıyor. O Hâkim’in küllî umumi hitabına bizzât muhatab olamıyor.

Elbette o insanlar içinde bazı hususi ferdler, o vazife ile vazifelendirilecekler.

Böylece iki cihetle münasebeti bulunsun. Hem insan olmalı, tâ ki insanlara muallim (öğretmen) olsun.

Hem ruhen gayet ulvî ve yüce olmalı ki, tâ doğrudan doğruya ilahi hitaba mazhar olsun.

Şimdi madem şu insanlar içinde, şu kâinat Sanatkârının maksadlarını en mükemmel bir surette bildiren ve şu kâinat tılsımını keşfeden ve yaratılış muammasını açan ve Rabbimizin saltanatının güzelliklerine en mükemmel tarzda dellâllık (ilancılık) eden Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’dır.

Elbette tüm insanlar içinde onun öyle bir manevî seyr ü sülûkü olacaktır ki; maddî fizikî âlemde seyr ü seyahat suretinde bir Mi’racı olacaktır. “Yetmiş bin perde” tabir olunan Esmâ Berzahının, Sıfat ve Fiillerin Tecellisinin ve Varlık Tabakalarının arkasına kadar mertebeler kat edecektir.

İşte Mi’rac budur.

Mirac Kandiliniz ve Geceniz mübarek ve bol sevablı olsun….

(Said Nursi Hz.nin Mirac Risalesinden hülasaten bir izah…)

 

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir