Türkçe Kur’an Meali okuyan ama Kur’an Tefsiri Risale-i Nuru okuyanları “Kur’an okumamakla” suçlayan bazı cahillere :
1- Kainatı okuyan sonsuz bilgi hazineleri ihtiva eden vahiy ve Allah Kelamı Kuran Arabçadır. Türkçe tercümeleri beşer sözü ve basit, eksik ve çoğu kere hatalı tercümelerdir.
2- Yaşayan Kur’an, yani Kuran’ın hayatımızda nasıl yaşanacağını gösteren, öğreten, yürüyen Kuran, yani muhtelif ayetlerde uyulması emredilen Hz. Muhammed. (S.A.V.)
3- Anlamakta zorluk çekenlere yine Kur’an’ın emriyle Alimlere danışılması niteliğindeki Kur’an Tefsirleri yani Ayetlerin detaylı izahları.
Şimdi Arabi Kuran’ı okuyup anlayamayan ve ona rağmen “Sadece Kuran’ın Türkçe tercümesi bana yeter” diyenler, Kuranı tam anlayamazlar ve çoğunlukla da hatalı anlarlar, hatta o hatalarıyla dalalete dahi düşenler oluyor.
Anadili Arabça olan Arabların dahi Arabça Kuran Tefsirleri okumaları, ilmihal okumaları gösteriyor ki Dinimizi öğrenmek için öncelikle ilmihal kitabları, akide/itikad esaslarına ait kitablar ve Tefsir ve Hadis kitabları okunmalıdır.
Mesela Kurandaki “namaz kılın” emri “nasıl kılınacak?” sorusunu gerektirir.
“Peygamberime uyun” emri ayrıntıları “Peygamberimden öğrenin onun gibi kılın” anlaşıldığından daha Kuran namazın ayrıntılarından bahsetmiyor denmez.
Her ilmin ihtisas sahipleri olduğu gibi ömrünü Kuranı ve Hadisleri anlayıp anlatmaya liyakatli Âlimlerin tefsir ve kitapları “şayet bilmiyorsanız bilen alimlere danışın” Ayetinin emrine uymayı icab eder.
İşte bunlardan biri de Risale-i Nurdur ve Kuranı ve Hadisleri bize çok iyi öğrettiği için, isbat ettiği için seviyoruz ve tavsiye ediyoruz.
Kuran, Hz. Muhammed’siz ve hak Alimler’siz olmaz..
Muhali talep, muhaldir.
———
“Biz sana Kur’an’ı indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın!” (Nahl, 16/44)
“Sonra biz seni din hususunda bir Şeriat sahibi kıldık.” (Casiye, 45/18)
“Kim Resule itaat ederse, şüphesiz Allah’a itaat etmiştir.” (Nisa, 4/80)
“Ey iman edenler, Allaha itaat edin, Resule itaat edin ve Ulül-Emrinize itaat edin!” [Nisa 59]
Burada Ulül-Emir, ictihad derecesine yükselmiş olan âlimler demektir. Böyle âlimler de, herkesin bildiği dört hak mezhebin dört büyük imamıdır. Bu âyetteki Ulül-emir denilen üstün kimselerin, müctehid oldukları yine âyetle bildiriliyor:
“Resule veya Ulül-emre sorsalardı, onlar bilirdi.” [Nisa 83]
(Ulül-emir, hâkimler, valiler demektir) sözü, nasslardan ahkâm çıkarabilen hâkimler içindir. Bunlar, âlim oldukları için, Ulül-emirdirler. Hâkim oldukları için değil!
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
Ulül-emir, fıkıh âlimleridir.
[Darimi]
Biz Kuran-ı Kerimi Arabça Aslından yani bizzat Allah Kelamını hergün okuyoruz. Senede birkaç kez hatim de indiriyoruz… detaylı ve doğru anlamak için de Kuran-ı Kerimi izah eden Tefsirleri, başta Risalei Nuru ve İlmihal, Hadis Kitabları ve Fıkıh ve Ahkam kitabları okuyoruz…
Kardeşim sen öncelikle Arabça aslından Kuran okumayı öğrenmelisin… Kul Said’in ilminin milyonda biri sende yok… istediğin soruları sor… Risale-i Nur sayesinde hepsine cevab verebiliriz biiznillah.
Serdar Eskici ve Ali Kemal Pekkendir