ALLAH’I NİÇİN GÖREMİYORUZ? SUALİNİN CEVABI :
Bir eserin sanatkârı, varlığı ile o eserin içinde değil, dışındadır..
Meselâ: matematik kitabının profesörü, varlığı ile matematik kitabının içinde aranmaz… “Bana matematik kitabının içinde profesörü göster” denilmez. Evet, matematik kitabı, profesörü tanıtır. Fakat o kitap, profesör olamaz. Profesör, o kitabın içinde ilmi ile mevcuttur. Ve o kitap, ilmi ile profesöre şâhittir.
Hem meselâ: sanatlı bir tablo, ressamsız olamaz. Ressam, vücudu ile o tablonun içinde görünmez… Fakat o tablodaki resim, ressamı tanıtır…
Şimdi biri dese ki: “Ben tabloda ressamı göremiyorum. Bana ressamı gösterin. Yoksa; ressamın varlığını kabul etmeyeceğim.” Ne kadar komik duruma düşer…
Hem yine meselâ: saati yapan usta, varlığı ile saatin içinde değil, dışındadır… “Saatin içinde saatçiyi göremiyorum. Öyleyse bu saati, bir saatçi yapmamıştır” demek, ruh ve akıl hastalığına işarettir. O saat, kendisindeki sanat ile saatçiyi tanıtır….
Aynen öyle de, şu muntazam kâinatın Sanatkârı olan Allah, Zâtı ile kâinatın içinde değil, dışındadır. Fakat ilmi, kudreti ve Nurani Esmâsının/İsimlerinin tecellisi ile Kainatın her yerinde hâzır ve nâzırdır.
Kâinattaki nihayetsiz intizam, ölçü, denge ve ölçülü düzgünlük ve hayvanat, nebatat, çiçekler, meyveler ve insandaki sanat, simetri ve kusursuz tasarımlar; sonsuz bir ilim, irade ve kudret sahibi Allah’ın varlığına delil olur…
Ve Allah Celle Celâlüh, kâinatın her yerinde her mevcudunda, ilmi, iradesi ve kudreti ile akıl gözümüze, görünür, tanınır, bilinir… Onu İsimleri ve Sıfatları ile hakiki bilmek ve tanımak, insanı Mârifetullah ve Muhabbetullah makamlarına yükseltir.
