Kur’an Allah Kelamı ve Mucizedir

KUR’AN’IN MEYDAN OKUYUŞU (CHALLENGE): Bakara suresi 23. de Kur’an 1400 yıldır bütün insanlara meydan okumuş, bir benzerini hatta sadece bir ayetinin bir benzerinin getirilmesini istemiş, getirelemiyeceğinide beyan etmiş, ama hiç bir İslam düşmanı, papazlar, rahipler, profesörler ve ülkeler bu meydan okumaya cevap verememiştir. Demek Kur’an insan tasarımlı deyildir ve kıyamete kadarda hükmü devam edecektir. Kur’an’da […]

KİTAPLARA İMAN VE KUR’AN Ey Ehl-i Kitap! Geçmiş olan enbiya ve kitaplara iman ettiğiniz gibi, Hazret-i Muhammed (a.s.m.) ile Kur’ân’a da iman ediniz. Zira onlar, Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) gelmesini müjdeledikleri gibi, onların ve kitaplarının sıdkına, doğruluğuna olan deliller, hakikatiyle, ruhuyla Kur’ân’da ve Hazret-i Muhammed’de (a.s.m.) bulunmuştur. (İşarat-ül İ’caz sh: 49) * * * Kur’ân-ı Hakîm,

KUR’AN-I KERİM VE HZ. MUHAMMED s.a.v. HAKKINDA, ŞEYTANLA BİR MÜNAZARA DİYALOGU : ŞEYTAN VE CEMAATİNE KARŞI KUR’AN’IN HÜCCET VE İSBATI : İblisi ve şeytanları mağlub eden, azgın dinsizleri susturan Birinci Kısım : Tarafsız, objektif muhakeme/değerlendirme adı altında şeytanın mühim bir tuzağını kesin bir şekilde reddeden bir münazaradır. Bu Risalenin te’lifinden onbir sene evvel (1918-19 gibi)

Kuran-i Kerim’de “Kölelik, Cariye, iki veya dörde kadar evlilik” konularında Ayetlerin olması, beşerin tarih boyunca geçirdiği hadiselere ilahi çözüm sunulmasındandır. Istikbalde veya günümüzde aynı problemler doğarsa, aynı Kur’ani çözümler geçerlidir. İnsafla ve mantıkla okursanız, aşağıdaki cevabımın akli, mantiki olduğunu degerlendirirsiniz inşallah : 1.. İslam alemine yani Osmanlıya 400 yıl boyunca hep birlikte toplanıp hücum eden,

Soru: Kuran niçin geçmiş peygamberlerden, Musa, İsa, Davud, Zülkarneyn’den bahsediyor ? Cevab: Yaşar Bey Kardeşim.. Kuran-i Kerimde Rabbimiz, Peygamberimizden çok önceleri yaşamış, geçmiş Kavimlerden, Peygamberlerden, Milletlerden bahsetmesi çok çeşitli dersler, hikmetler ve ibretler vermek içindir. Bazıları : 1.. Ümmi yani okuma yazma bilmeyen bir Zatın, bu Tarihi hadiseleri kendi kafasından uydurup, Kuranı kendi fikirlerinin ürünü

S: Kur’an niçin hic kutup ayısından yada kutuplardan bahsetmiyor? sadece çöl coğrafyasından, develerden, sıcaklardan, hurma ağaçlarından bahsediyor.. neden bir atomun, elementin Formülünü vermiyor ? yada neden evrensel bir dilde inmiyor ? (yani soran demek istiyor ki islamiyet cihanşümul evrensel bir din/mesaj değildir. Sadece Arablara hitab eder. Evrensel olan ingilizce inseydi, herkese din olurdu.) C: Delil,

SORU: Kur’an’da niçin mango yok, muz yok, papaya yok, mangosteen yok! Tropik meyvelerin hiçbiri yok. Domates, patlıcan, yok? Onların Allahı farklı mı? CEVAB: Ali Ku…. Çünki Delil, ilk ve öncelikli muhatap olan Mekke, Medine ahalisinin bildiği, gördüğü, tanıdığı, gözleriyle hergün müşahede ettiği şeylerden verilmiştir ki tebliğ ve irşada uygun olsun… Daha sonra, “diğer” meyveler ve

KUR’AN-I KERİM’İN DEVRİMİ : Kur’an, bu dünyada öyle nuranî ve saadetli ve hakikatlı bir surette insanlığın sosyal hayatında bir değişim yapmış ki insanların hem nefislerinde, hem kalblerinde, hem ruhlarında, hem akıllarında, hem şahsi hayatlarında, hem sosyal hayatlarında, hem siyasi hayatlarında öyle bir devrim yapmış ve devam ettirmiş ve idare etmiş ki; 14 asır müddetinde, her

İDDİA : İslam doğruluktan fersah fersah sapmıştır, nedeni ise Kuran’ın Emeviler dönemi için hareke ve noktalar yani yeni harfler ekleyerek Kuran’ı tahrif etmeleri ve hadislere yalan karıştırmalarıdır. EL-CEVAB : Hem لَا عِبْرَةَ لِلْاِحْتِمَالِ الْغَيْرِ النَّاشِئِ عَنْ دَل۪يلٍ yani: “Bir delilden neş’et etmeyen bir ihtimalin hiç ehemmiyeti yoktur” olan kaide-i meşhure; hem usûlü’d-din, hem usûlü’l-fıkhın kaide-i

İDDİA : İslam doğruluktan fersah fersah sapmıştır, nedeni ise Kuran’ın Emeviler dönemi için hareke ve noktalar yani yeni harfler ekleyerek Kuran’ı tahrif etmeleri ve hadislere yalan karıştırmalarıdır. EL-CEVAB : Hem لَا عِبْرَةَ لِلْاِحْتِمَالِ الْغَيْرِ النَّاشِئِ عَنْ دَل۪يلٍ yani: “Bir delilden neş’et etmeyen bir ihtimalin hiç ehemmiyeti yoktur” olan kaide-i meşhure; hem usûlü’d-din, hem usûlü’l-fıkhın kaide-i