İSLAMİYETİN KANUNLARI, DÜNYANIN ISLAHI İÇİN KÂFİDİR :
En mühim bir ceride-i İslâmiyede (islami gazetede), umum âlem-i İslâma taalluk eden ve gayet ehemmiyetli siyasîlerden ve hayat-ı içtimaiye (toplum hayatı) ile çok alâkadar olan umum hukukçulardan 1927 senesinde Avrupa’da toplanan bir kongrede mühim ecnebi feylesoflar, Şeriat-ı Muhammediyeye (A.S.M.) dair bu aşağıda yazılan Arabî fıkranın aynını kendi lisanlarıyla söylemişler.
O Arabî ceridenin (gazetenin) naklettiği Arabî ifadeyi aynen yazıyoruz ve tercümesini de Arabî ifadenin altına ilâve ediyoruz.
Nur Çeşmesi’nin âhirinde yazılan ecnebi feylesoflardan 43 tanesinin beyanatı, bu iki kahraman feylesofun beyanatıyla kırkbeş tane şahid-i sadık oluyor.
اَلْفَضْلُ مَا شَهِدَتْ بِهِ الْاَعْدَٓاءُ
“Fazilet odur ki; düşmanlar dahi onu tasdik etsin.”
Arabî ceridenin beyanatı: ………..
Tercümesinin bir hülâsası:
Evet garb uleması (batı alimleri) ve feylesofları itiraf ve ikrar etmişler ki:
“İslâmiyetin kanunları, yüksek bir tarzda âlemin ıslahına kâfidir.”
Hem Külliyetü’l-Hukuk (Hukukun Bütünlüğü) Kongresinin cem’iyetinde, bütün hukukiyyunun toplandığı o kongrede 1927 senesinde onun Reisi feylesof üstad Shebol demiş ki:
“Muhammed’in (A.S.M.) beşeriyete intisabıyla bütün beşeriyet muhakkak iftihar eder. Çünki o zât ümmi olmasıyla beraber, onüç asır evvel öyle bir Şeriat getirmiş ki; biz Avrupalılar iki bin sene sonra onun kıymetine ve hakikatine yetişsek, en mes’ud, en saadetli oluruz.”
İkincisi veyahut Nur Çeşmesi’nin âhirine ilâve edilenlerle, kırkbeşincisi olan Bernard Shaw demiş:
“Din-i Muhammedî’nin (A.S.M.) en yüksek makam-ı takdire çıkmasının sebebi: Gayet acib ve sağlam bir hayatı temin etmesidir. Bana açılan budur ki: O din tek, yekta, emsalsiz bir din-i ferîd olup, bütün muhtelif ayrı ayrı hayatın etvarlarını ve çeşitlerini hazmettiriyor. Yani, ıslah ve istihale tarzında tasfiye ve terakki ettiriyor.
Hem Muhammed’in (A.S.M.) dini öyle bir dindir ki, insanın ayrı ayrı bütün milletlerini kendine celbedebilir. Ben görüyorum ve itikad ediyorum ki: Beşere vâcibdir ki desin:
“Muhammed (A.S.M.) insaniyetin halaskârıdır (kurtarıcısıdır). Ve halaskârlık namı, ona verilmek lâzımdır.”
Hem diyor: “Ben itikad ediyorum ki: Muhammed’in misli (benzeri), yani sîretinde (karakterinde), tarzında bir adam şimdiki yeni âleme reis olsa, hükmetse; bu yeni âlemin müşkilâtını halledip, bu yeni karmakarışık âlemde müsalemet-i umumiyeye ve saadet-i hayatın husulüne sebeb olacak.
Evet, bu yeni âlemin müsalemet (barış, emniyet) ve saadet-i hayatiyeye ne kadar şedid ihtiyacı var olduğunu herkes anlar!”
*-*-*
Mektubat – 214-215
Said Nursi r.a.