Bütün hissiyatları uyanık ve letaifleri (latifeleri, duyguları) hüşyar (uyanık) olan Sahabeler, envâr-ı imaniye ve tesbihiyeyi câmi’ olan kelimat-ı mübarekeyi dedikleri vakit, kelimenin bütün manasıyla söyler ve bütün letaifiyle hisse alırlardı.
Halbuki o infilâk ve inkılabdan sonra, gitgide letaif uykuya ve havâs (hisler) o hakaik noktasında gaflete düşüp, o kelimat-ı mübareke, meyveler gibi gitgide, ülfet (alışkanlık) perdesiyle letafetini (nurani güzelliğini) ve taravetini (taptazeliğini) kaybeder. Âdeta sathîlik havasıyla kuruyor gibi, az bir yaşlık kalıyor ki; kuvvetli, tefekkürî bir ameliyatla, ancak evvelki hali iade edilebilir.
İşte bundandır ki, kırk dakikada bir sahabenin kazandığı fazilete ve makama, kırk günde, hattâ kırk senede başkası ancak yetişebilir.
Sözler – 491
